6 Aralık 2012 Perşembe

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok

Bugün çalışırken bir yandan da radyoda TRT Nağme'de Stüdyo İstanbul yayınını dinliyordum. Bir ara geçmişte yapılmış bir programdan alıntı yaptılar. Gelen ses sayın Alâeddin Yavaşça'nın sesi idi ve "Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok" eserinin hikayesini anlatıp kendi sesinden yorumladı. Beni çok duygulandıran hikayeyi farklı iki kaynaktan bulup alıntı yaptım.

Ahmet Rasim Büyükusta kendi blogunda şöyle anlatıyor:

Sene 1962. Faruk Nafiz Çamlıbel, bir gün Alâeddin Yavaşça’yı arar. ‘Eşinin göğsünde bir şişlik olduğunu ve onu o zamanın ünlü cerrahı Hazım Bumin Hoca’ nın muayene etmesini arzu ettiğini’ söyler. Alâeddin Yavaşça da Hazım Bey’ i arar, durumu anlatır. Tabii, ‘Hemen gelsinler’ der Bumin Hoca.
Ancak, ne var ki Çamlıbel’ in eşini muayene eden Hazım Hoca’ nın sözleri umut kırıcıdır. Memedeki tümör göğüs duvarına ve koltuk altına iyice yayılmıştır, cerrahi olarak yapacak bir şey kalmamıştır. O zaman için kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavi imkânları da çok etkili değildir. Ünlü şairimizin eşi kısa bir süre sonra hastalığa yenik düşer.
Aradan bir kısa bir süre geçer ve bir gün Alâeddin Yavaşça’ya bir zarf içinde iki güfte gelir. Bunlardan biri işte bu dinlediğimiz muhteşem şarkının sözleridir:

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Bir yer ki sevenler sevilenlerden eser yok
Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok
Bir yer ki sevenler sevilenlerden eser yok

Şu kaynakta da 19 Nisan 2008 yılında Takvim gazetesinde yayınlanmış olan bir röportajdan yapılmış alıntı mevcut: Bestelerin Beyefendisi

Ve sayın hocamızın kendi sesinden eser:


Neyzen Tevfik'ten hekim hatasına dair bir şiir


Tıp tepmesi

Bir hazakatzedeyim, midemi tıp tepti benim 
Kırk katır tepse yıkılmazdı bu muhkem bedenim 
Kapladı her yanımı sancı, elem, ağrı, bere
Bir mezar oldu vücut, sanki etibba haşere 
Hastane sanarak, çok yere girdim çıktım 
İbret aldım, oralardan da canımdan bıktım.
                                            Neyzen Tevfik

Hazakatzede = hekim hatasının kurbanı
Etibba = doktorlar
Muhkem = sağlam