Ahmet Rasim Büyükusta kendi blogunda şöyle anlatıyor:
Sene 1962. Faruk Nafiz Çamlıbel, bir gün Alâeddin Yavaşça’yı arar. ‘Eşinin göğsünde bir şişlik olduğunu ve onu o zamanın ünlü cerrahı Hazım Bumin Hoca’ nın muayene etmesini arzu ettiğini’ söyler. Alâeddin Yavaşça da Hazım Bey’ i arar, durumu anlatır. Tabii, ‘Hemen gelsinler’ der Bumin Hoca.
Ancak, ne var ki Çamlıbel’ in eşini muayene eden Hazım Hoca’ nın sözleri umut kırıcıdır. Memedeki tümör göğüs duvarına ve koltuk altına iyice yayılmıştır, cerrahi olarak yapacak bir şey kalmamıştır. O zaman için kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavi imkânları da çok etkili değildir. Ünlü şairimizin eşi kısa bir süre sonra hastalığa yenik düşer.
Aradan bir kısa bir süre geçer ve bir gün Alâeddin Yavaşça’ya bir zarf içinde iki güfte gelir. Bunlardan biri işte bu dinlediğimiz muhteşem şarkının sözleridir:
Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Bir yer ki sevenler sevilenlerden eser yok
Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok
Bir yer ki sevenler sevilenlerden eser yok
Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Bir yer ki sevenler sevilenlerden eser yok
Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok
Bir yer ki sevenler sevilenlerden eser yok
Şu kaynakta da 19 Nisan 2008 yılında Takvim gazetesinde yayınlanmış olan bir röportajdan yapılmış alıntı mevcut: Bestelerin Beyefendisi
Ve sayın hocamızın kendi sesinden eser: