İlk defa klavye düzeni ihtiyacı daktilo imal edileceğinde hasıl olmuş. Bunu yapan amcam A'dan Z'ye doğru ilerleyen bir düzen oluşturmuş. Ancak mekanik bir alet olan klavyenin tuşları azıcık hızlı yazmaya çalışınca hemen birbirinin üzerine kitleniyormuş. Bu duruma mani olmaya çalışan amcam kitlenen tuşların yerlerini değiştirmiş, nispeten başarılı olmuş da. Zira kelime içinde peşpeşe gelen harfler klavyede farklı yerlere dağılıyor, bunun neticesi çok hızlı yazılamıyor, sıkıntı da ortadan kalkıyormuş. Bu klavye düzeninin patenti 1868 yılında alınmış, ve 1877 yılında Remington firması tarafından seri olarak imal edilip pazarlanmış. Bunun hikayesi için şuraya bakabilirsiniz. Genel olarak klavye tertipleri için de şuraya bakabilirsiniz.
Ben ilk defa bilgisayarı üniversiteye gittiğimde kullandım. Haldur huldur kafama göre klavye (Türkçe Q tertibiyle) kullanmaya başladım. Programlama derslerine girdikçe, sonra kod yazarken hem Türkçe harfleri kullanamıyordum, hem de alakasız yerlere yerleşmiş :;{}[]'"\|?/<>./ karakterlerini kullanmakta zorlanıyordum. Bunun için ingilizce Q klavye tertibini kullanmaya başladım. İngilizce ve Türkçe Q tertipleri arasındaki temel fark noktalama işaretlerinin yerine Türkçe'ye mahsus harflerin yerleştirilmesi, ve noktalama işaretlerinin de sayıların yanına yerleştirilmesi, nitekim onların Alt-Gr tuşu eşliğinde kullanılmasıdır.
İlk olarak Türkçe F klavye tertibi üzerinde yoğunlaştım. Türkçe kelimeler yazmak için tercih edilebilirdi, ama benim sık kullandığım :;{}[]'"\|?/<>./ karakterlerinin yerine Q W X harflerini kaydırmışlar. Bu da kodlama sırasında bana zorluk oluyordu. Türkçe F klavyeden vazgeçtim.
Dvorak klavye dikkatimi celbetti. Biraz denedim, hoş bir layout idi, ama öğrenmesi zordu. Üstelik bunun da türevleri vardı. Bundan vazgeçtim...
Dikkatimi yeni bir klavye tertibi celbetti. Bu tertib birkaç sene öncesinde aynı benim gibi ingilizce Q tertibinden muzdarip olmuş bir arkadaşın yaptığı çalışma neticesinde aslında yamultulmuş bir ingilizce Q klavye tertibi idi. Bodoslamasına daldım, ve o zamandan beridir Colemak kullanıyorum. Colemak'la birlikte dolaylı olarak bir de touch typing (10 parmak) öğrendim.
Tıpkı vakti zamanında Colemak'a geçiş yaparken uyguladığım gibi F klavyeye geçişte de bodoslamasına geçiş yaptım, ki bu tabire gâvurcanlar cold turkey diyor. İlk birkaç gün insanın bütün parmakları birbirine karışıyor, ama kelime taslakları yavaş yavaş yerine oturuyor.
Bir klavyeyi öğrenebilmenin en güzel yolu asla tuşların üzerindeki yazılara bakmadan harflerin tertibini öğrenmekmiş. Bunun için amcalar özel klavye bile yapmışlar: Das Keyboard. Klavyenin tuşlarının üzerinde hiç harf yok, ve eski IBM klavyeler gibi tuşlara bastıkça klik klik ses çıkartıyor. Bir arkadaşımın bundan vardı, ben de çok hoşlanmıştım. Satın almak çok mantıklı, ama ben ihmal ettim sonradan. Detaylı bilgi almak isteyenler de şuraya ve şuraya baksın.
Bir ara vakit bulursam Q klavyeyi touch typing yaparak biraz üzerinden geçmek istiyorum. Eytten yabancı kalmayayım değil mi?... :)
Nihai olarak şunu söyleyeyim, bu yazıyı Türkçe F klavyeyi kullanarak yazdım. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder