3 Mayıs 2013 Cuma

Tuz hikayesi

Bu tuz hikayesi vaktiyle annemin anlattığı ve benim zihnimde yer eden hikayelerdendir: :)


Eski zamanlarda tuz çok kıymetli imiş, ve şimdiki gibi bakkalda markette satılmazmış. O zamanlarda bir köy yerinde çok saf ve cömert bir kadın varmış. Kadının kocası evde tuz bittikçe eşeğine binip tuzlaya gider ve bir eşek yükü tuz getirirmiş. Ne var ki kocanın tuz getirdiğini gören konu komşu hemen eve üşüşür, ve kadını yağlayıp ballayıp tuzu tabiri caizse yağmalarlarmış.

E haliyle evdeki tuz da tez vakitte bitermiş. Gariban koca yine binbir zahmetle tuzlaya gider, ama yine eve getirdiği tuzlar çabucak tükenirmiş. Bir, üç, beş, derken  bu işten illallah diyen koca bir gün evde tuz bitince hanımına kızmış. Hatun, demiş, bugün benim işim var, bu sefer de tuzlaya sen gidiversene...


Kadın seher vakti binmiş eşeğe, ve tutmuş tuzlanın yolunu. Aman nasıl bir yol... Kadıncağız dereler tepeler aşmış, toz toprak yollardan geçmiş... Sıcak dersen bi yana... Tuzlaya varıp bir eşek yükü tuzu yüklemiş, gerisin geri aynı yollardan geçip akşam üzeri kan ter içinde köye gelmiş.

Komşular hemen damlamışlar kadının evine, ellerinde boş tuz kaplarıyla. Ama bu sefer yer mi kadın aynı numaraları! Demiş ki tebelleş olan komşulara:

Gördüm tuzlanın yokuşunu,
Sahrayı geçişini,
Ben tuzumu veremem,
Er tuzunu bilemem...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder